Sınırlar

Sınırlar

Günlük ımız içinde defalarca karşımıza çıkan sınırlardan bahsetmek istiyorum biraz da. Bizim yarattığımız ve varlığına kendimizi inandırdığımız

Ergenlik çağlarımızda birinin ını ilan edişini görürüz, aşık olunan şahıs da bir güzel benzetmiştir aşık olanı. O andan itibaren bizim için bir sınır vardır artık “aşkımı ilan edemem”.

İşinde başarısız olan birini görürüz “o işi yapamam” deriz. Karşımızdaki kişinin üzüleceğini yada kızacağını düşünürüz “ona bunu söyleyemem” deriz. Çevredeki tutucu insanları görürüz “aaa böyle davranamam, yoksa hakkımda ne düşünürler” deriz. Deriz de deriz…

Bu sınırların hiçbiri aslında yok. Bizim kendi zihinsel ımızdan ibaret birer duvar hepsi. Zaten bu yüzden herkesin sınırları farklı. Birinin yapamam dediğini diğeri bal gibi de yapar, birinin edemediği diğeri için günlük bir iştir. İş bakış açısında biter!

Yaşamımızı adına sınır dediğimiz bu illüzyonların yönetmesine izin verdiğimizde ilk golü kendi kendimize atmış oluyoruz zaten. Çevremizdekilerin bize bir şey yapmasına gerek kalmıyor. Ne de olsa biz çok başarılı bir şekilde kendimizi sabote ediyoruzdur artık…

Yaşamda herhangi bir sınırla karşılaştığınızda kendinize ilk söyleyeceğiniz şey “bu benim yarattığım bir illüzyon” demek olsun. Onun gerçek olmadığını, sadece sizin onu gerçek sandığınızı hatırlatın kendinize. Ve sonrasında “objektif” bir şekilde bakın duruma yada olaya. Durum sizin için olduğu gibi mi başkaları için de? Farklı bakış açılarını gözlemleyin. Gerçekte bir sınır olmadığını, onun sizin yarattığınız bir yanılsama olduğunu göreceksiniz.

ımda sayısını bile hatırlayamadığım kadar çok sınırı böyle yıktım ben. Bırakın insanlar ne derse desin, ne düşünürlerse düşünsünler. Bu sizin değil onların sorunu… Nasılsa herkesin onayını kazanmanız imkansız. Hem unutmayın, sizin de onlar için bazı düşünceleriniz var. Değil mi?

İlk adımı atamadığı için muhteşem bir aşkı yada muhteşem bir kariyeri kaçıran o kadar çok insan var ki. Seçim sizin; mutluluğu, doyumu elinden kaçıran, kendini bir kıskaçta gibi huzursuz hisseden başarısız ve hayata kızgın biri olmayı mı, yoksa istediği her şeyi coşkuyla yapabilen, yaşamın tümünden zevk alan, özgür fikirlere sahip olan, kendi yaşamını kendi doğrularıyla yaratan biri mi olmayı istersiniz?

 

 

Bir cevap yazın